Türkiye’nin altın ithalatına getirilen kota, piyasada önemli değişimlere yol açtı. Küçük yatırımcılar, dövizde yaşanan sahtecilik endişesinin benzerini altın piyasasında da yaşamaya başladı. Sahte altın, hem kaçakçılığı hem de merdiven altı üretimi teşvik ediyor. Kapalıçarşı’daki kuyumcular ise, altının sahte olup olmadığını anlamanın yollarını ve son dönemde artan sahteciliğin önüne nasıl geçileceğini anlatıyor.
ALTIN İTHALATINA GETİRİLEN KOTA, KAÇAKÇILIĞI ARTIRDI
Son dönemde Türkiye’de altın ithalatına getirilen kota, yasal ve kaçak altın arasındaki farkları iyice belirginleştirdi. Resmi ithalatın sınırlanması, kaçak altın ticaretinin artmasına yol açarken, piyasada sahte altın üretimi de hız kazandı. Özellikle, altının resmi kanallardan temin edilmesinin zorlaşması, daha az denetlenen alanlarda sahteciliği kolaylaştırdı.
Kapalıçarşı’daki kuyumcular, küçük yatırımcıların sahte altınlarla karşılaşma riskinin arttığını belirtiyor. Yapılan açıklamalara göre, sahte altınların üretimi, piyasada tecrübeli olmayan ve merdiven altı üretim yapan sahtecileri daha da cesaretlendirdi.
KAPALIÇARŞI’DA SAHTE ALTINLARI NASIL ANLARIZ?
Kapalıçarşı esnafı, altın alışverişi yapacak yatırımcılara dikkat edilmesi gereken önemli noktalar hakkında bilgi veriyor. Kuyumcular, sahte altının nasıl anlaşılacağına dair bazı ipuçları sunuyor. İlk olarak, altının parlaklığına ve rengine dikkat edilmesi gerektiği ifade ediliyor. Gerçek altın, zamanla matlaşmaz ve her zaman pürüzsüz bir yüzey sunar.
Bir diğer önemli kriter ise altının ağırlığıdır. Gerçek altın, sahte ürünlere oranla daha yoğun ve ağırdır. Kuyumcular ayrıca, sertifikalı altın almanın da güvenliği artıracağını belirtiyor. Kapalıçarşı esnafı, son zamanlarda sahteciliğin arttığını ve bu tür altınların genellikle düşük kaliteli metallerle karıştırıldığını vurguluyor.
YETKİLİLERDEN YENİ ADIMLAR BEKLENİYOR
Yetkililer, altın piyasasında sahteciliği önlemek için denetimleri arttıracaklarını açıkladı. Ayrıca, altın ticaretinin daha şeffaf hale gelmesi için yeni yasaların ve düzenlemelerin gündeme alınacağı belirtiliyor. Altın kaçakçılığını önlemek amacıyla alınacak yeni önlemler arasında, piyasadaki tüm altın ürünlerinin sertifikalandırılması ve izlenebilirliğinin sağlanması yer alıyor.
Sahte altın ticaretinin artışı, kuyumculuk sektörünün geleceğini tehdit ediyor. Küçük yatırımcıların bu duruma karşı daha dikkatli olmaları gerektiği, altın alırken güvenilir yerlerden ve sertifikalı ürünler tercih etmeleri gerektiği vurgulanıyor.
KÜÇÜK YATIRIMCILAR İÇİN ALTIN YATIRIMI TAVSİYELERİ
Uzmanlar, küçük yatırımcıların altın alırken dikkat etmeleri gereken bir dizi önemli kriter olduğunu belirtiyor. Yatırımcılar, her zaman güvenilir kuyumculardan alışveriş yapmalı ve sertifikalı altın almaya özen göstermelidir. Ayrıca, fiyatların çok düşük olduğu ürünlerden kaçınmak gerektiği de tavsiye ediliyor.
Sonuç olarak, altına getirilen kota ve artan sahtecilik tehdidi, Türkiye’deki altın piyasasında önemli değişikliklere neden oluyor. Yatırımcıların, piyasadaki tehlikelere karşı daha bilinçli olmaları gerektiği vurgulanıyor. Bu süreçte, sahteciliği engellemek için alınacak yeni önlemler büyük önem taşıyor.
Kuyumcu Halik Akçalı, uygulamalı şekilde sahte altının nasıl anlaşılacağını şöyle anlattı:
“KİMYASAL YÖNLERDEN ANLIYORUZ”
“Sahte altını bir kere zaten şimdi kimyasal yönlerden anlıyoruz. Eskiden dişimizden, dilimizden, şundan, bundan, yumuşaklığından veya yere attığımız zaman sesinden anlıyorduk. Ama şimdi artık teknoloji ilerledi tabi. Şimdi asitlerle, çeşitli konsantrasyondaki asitlerle. 14 ayar, 18 ayar, 22 ayara göre ayarlanmış çeşitli konsantrasyonda asitlerimiz var. Bu da mihenk taşı. Mihenk taşı hep duyduğumuz mihenk taşı. Bu altından başka ve asitten başka hiçbir şeyden reaksiyona girmiyor. Reaksiyona girmediği için de hangi ayar olduğunu tabii öncelikle altın mı değil mi onu anladıktan sonra hangi ayar olduğunu da bu asitler yardımıyla buluyoruz.
“BU ALTIN OLMADIĞINI GÖSTERİYOR”
Mesela şimdi bu mihenk taşını sürdüğümüz zaman şu altın izi çıkıyor. Şu izi, şu izin üstüne bir kere 14 ayardan başlayalım ki altın mı değil mi diye oradan anlaşılır. Şu şekil mesela silmediği zaman bu altın ve 14 ayar. 14 ayar garantisi var. 18 ayarda denememiz lazım. 22 ayarda denememiz lazım. Altın olmayan bir ürünle bir maddeyle denediğimiz zaman mesela şu elimizdeki altın olmayan bir ürün. Şimdi şu altın olmayanı şuraya sürdük. Yanına da altın olanı sürdük. Gene aynı asidi 14 ayar kullanalım. Şimdi burada bir özellik zaten altın olmayanın silinmesi, altın olanın da kalması lazım. Gördüğünüz gibi bu beyazlaştı. Bazen bu tamamen gider, bazen de beyaz olur. Bu altın olmadığını gösteriyor bunun. Bu da altın olduğunu gösteriyor. En güzel örneği bunlarda mesela 18 ayar, 22 ayar vuralım. Bu altında 22 ayar. Garanti olsun. Bunun 22 ayar olmadığını biliyoruz zaten. Bildiğimiz için şu 22 ayarı vuralım ve tamamen nasıl gittiğini gösterelim. Şöyle tamamen gördüğünüz gibi gidiyor. Altın kolay kolay her asitle reaksiyona girmez. Altın suyu dediğimiz, kral suyu dediğimiz, üç kısım litrik asit, bir kısım sülfürik asitten oluşan asitlerle ancak bunları anlayabiliyoruz. Başka türlü altın zaten kimyadaki adı soy metal, asil metal.
Kuyumcu Ayhan Oğuz ise şunları anlattı: “Sahte altının ayırt edilmesi için sonuçta biz müşterilerden pek almıyoruz. Alan esnaf da eskiden dediğimiz mihenk taşı var. Taşa sürülür. Üstüne asit konur. Oradaki altının 14 ayar mı 18 ayar mı olduğu anlaşılır. Ama şimdi teknoloji ilerledikçe bunu makinelerle yapıyorlar. Makineye sokuyorsunuz. Bunun kaç ayar olduğunu, altın mı olup olmadığını bir şekilde gösteriyor makine. Biz mesela eski hurdaları toplarız, eritiriz. Rapor yaparız. Orada da altını değerlendirmiş oluruz o şekilde. Yani altının sahte olup olmadığını öyle anlaşılır. Şimdiki teknolojilerde makinelere sokulup öyle anlaşılabilir. Müşteriler açısından da onlar da kendi güvenlikleri kuyumculardan alsınlar. Yani hiçbir kuyumcu böyle bir şey yapmaya tenezzül etmez. Sahte altın satmak gibi. Herkes gerçek altın satar.