Türkiye, Suriye ile olası bir deniz yetki sınırlandırma anlaşması için zemin hazırlarken, bu gelişme Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde (GKRY) endişelere yol açtı. Ankara, anlaşmanın uluslararası hukuka uygun olacağını ve her iki ülkenin Akdeniz’deki haklarını belirleyeceğini vurgularken, Atina ve Lefkoşa bu adımın bölgede dengeleri değiştirebileceğinden kaygılı.
Deniz Yetki Anlaşması İçin Zemin Hazırlığı
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Suriye’de kalıcı bir hükümetin kurulmasının ardından Türkiye’nin deniz yetki sınırlandırma müzakerelerine başlamayı hedeflediğini ifade etti. Uraloğlu, olası anlaşmanın Akdeniz’de petrol ve hidrokarbon arama yetkilerini netleştirerek iki ülke arasındaki iş birliğini güçlendireceğini belirtti.
Yunanistan ve GKRY Tepkili
Yunanlı yetkililer, böyle bir anlaşmanın Kıbrıs adası çevresinde Türkiye ve Suriye’nin etkisini artırabileceği yönündeki endişelerini dile getirdi. Yunan basınında çıkan haberlerde, Atina ve Lefkoşa’nın bu duruma karşı Avrupa Birliği’nden destek arayışında olduğu belirtilirken, Miçotakis konunun şu an için spekülatif olduğunu ifade etti.
GKRY liderleri ise, bu anlaşmanın Kıbrıs Rum Kesimi’nin “egemenlik haklarını ihlal edebileceğini” iddia etti. Lefkoşa’dan yapılan açıklamalarda, Türkiye’nin attığı bu adımın bölgede “statükoyu bozacağı” ileri sürüldü.
Anlaşma Bölgesel Dengeleri Değiştirebilir
Türkiye ve Suriye arasında imzalanması planlanan deniz yetki sınırlandırma anlaşması, Akdeniz’de uzun süredir devam eden enerji ve sınır tartışmalarını yeni bir boyuta taşıyabilir. Uraloğlu’nun açıklamalarına göre, bu iş birliği yalnızca enerji alanında değil, iki ülke arasındaki siyasi ilişkilerde de yeni bir dönemin kapısını aralayacak.
Ancak Yunanistan ve GKRY’nin uluslararası arenada oluşturacağı baskı, Türkiye ve Suriye’nin bu anlaşmayı hayata geçirirken karşılaşabileceği diplomatik engelleri de işaret ediyor. Şimdi gözler, Türkiye’nin müzakereleri nasıl bir stratejiyle yürüteceğinde ve bu sürecin bölgesel etkilerinde olacak.